Devlerin yaşadığı zamanlara macera dolu unutulmaz bir yolculuk bu belgeselde ekranlara geliyor. Kurtlar kadar büyük akreplerin, kartal boyunda yusufçukların ve iki metrelik kırkayakların yaklaşık 30 metre yüksekliğindeki eğreltiotu ormanlarında hüküm sürdüğü zamanları merak ediyor musunuz? Günlerin yalnızca altı saat sürdüğü yeni doğmuş bir gezegenin kavurucu sıcaklığında, erimiş kayalarla kaplı kaynayan bir küre düşünün. Daha sonra da, üç kilometre kalınlığındaki buz katmanlarının altına gömülmüş olan çorak bir gezegenin dondurucu iklimine meydan okuyun. Tüm bunlar bilim kurgunun ürettiği tuhaf sahneler değil, aksine gezegenimizin gerçek tarihine geri dönüp baktığımızda karşılaşacağımız gerçek olaylar."Dünya: Bir Gezegenin Öyküsü" (Earth: Making Of A Planet), toz taneciklerinin bir araya gelerek gezegenimizi oluşturduğu zamanlardan başlayarak, yüz milyonlarca yıl devam eden çalkantılı kavurucu sıcaklıkları, acımasız buzul çağını, Dünya'da meydana gelen en büyük kitlesel yok oluşu ve insanoğlunun yükselmeye başladığı dönemi kısaca Dünya'nın 4,5 milyar yıllık hikayesini anlatıyor. Muhteşem bilgisayar destekli görüntüler ve sürükleyici anlatımı ile gezegenimizin jeolojik tarihinin en ilgi çekici ve en hareketli anlarını daha önce görülmemiş bir şekilde izleyeceksiniz.
Yaklaşık beş milyar yıl önceki güneş sisteminde güzel mavi gezegenimiz henüz ortalıkta yoktu. Burada sadece yeni doğmuş bir yıldız olan ve toz bulutlarıyla çevrelenmiş güneşimiz bulunuyordu. Milyonlarca yıl boyunca, başı boş dolaşan kaya parçaları çekimin etkisiyle biraraya gelerek gezegenimizi de meydana getirdi. Ancak 4,5 milyar yıl önce gezegenimiz korunaklı bir yuvadan çok, adeta cehennem gibi görünüyordu. 1200C0 'yi aşan sıcaklığı ile henüz doğmuş olan Dünya, sıvılaşmış kaya ile kaplı kaynayan bir küreydi ve katı bir yüzeye sahip değildi.3,9 milyar yıl önce, güneş sisteminin oluşumundan artakalan parçalar, meteor yağmurları şeklinde Dünya'yı döverken yanlarında küçücük su damlaları da getirdiler. Gezegenimizin su sistemlerini oluşturacak olan bu olay, her yudumun, her birikintinin, okyanuslardaki her damla suyun aslında milyarlarca yıl yaşında olduğunun bir kanıtı... Canlıların yaşam kaynağı olan su Dünya'nın yüzeyini kaplayınca, gelecekte üzerinde yaşadığımız kıtalara dönüşecek olan adacıklar filizlenmeye başladı. Başka bir meteor yağmuru dalgası ise, karbonu ve su ile karışmış olan diğer yapıtaşlarını da beraberinde getirerek, en erken yaşam formlarının oluşmasına olanak tanıyan kompleks bir kimyasal kokteyl yarattı. Sonraki 300.000 yıl süresince ise, Dünya stromatolitlere ev sahipliği yaptı. Bu önemsiz gibi görünen bakteri son derece hayati bir elementi yani oksijeni üreterek yaşamın tarihinde çok önemli bir rol oynadı. Stromatolitler olmasaydı bugün Dünya'da yaşayan hiçbir canlı varolamazdı.."Dünya: Bir Gezegenin Öyküsü" (Earth: Making Of A Planet), gezegenimizde hayat ortaya çıkmaya başlayınca meydana gelen en hareketli olayları büyük bir ustalıkla gözler önüne seriyor. Bir milyar yıl önce büyük miktarda ısı, Dünya'nın eriyik halde bulunan çekirdeğinin dışına kaçınca, Rodinia olarak bilinen dev "tek kıta" parçalanarak dev bir volkanik etkinliğin tetiklenmesine sebep oldu. Bu parçalanmanın ardından, yaklaşık 600 milyon yıl önce atmosfere salınan karbondioksit, sera gazının gezegenin kayaları içinde hapsoldu. Bu durum sıcaklığın düşmesiyle sonuçlandı. Tüm gezegen üç metre kalınlığındaki buz katmanının altına gömüldü ve belki de en uzun ve en soğuk buzul çağı başladı. Bir zamanlar kaynayan bir küre olan Dünya artık donmuştu. Ardından volkanların ortaya çıkmasıyla, iklim sıcaklıkları eşitlendi ve yükselmeye başlayan sıcaklıklar buz tabakalarını ardı ardına eritmeye başladı. Sonunda hava, günümüzde saçın rengini açmak için de kullanılan kimyasal madde oksijen ile doldu.Bundan 600 milyon yıl önce, atmosferin daha sıcak ve günlerin yaklaşık 22 saat daha uzun olması Dünya'nın en hareketli dönemlerinden bir tanesini yaşamasını sağladı. Okyanuslarda yaşamın filizlenmesiyle, gezegenimizdeki tüm omurgalıların atası sayılabilecek pikaia isimli canlı hayat buldu. Boynunu kullanarak kendisini kaldırabilen, yüzgeçlerini bacak gibi kullanıp suyun dışına çıkabilen ve bu sayede yaşamı karaya getiren tiktaalik isimli tuhaf balığın ortaya çıkması için ise 225 milyon yıl daha geçmesi gerekti. Dinozorlar, kuşlar, memeliler, insanlar ve tüm dört ayaklı omurgalılar titaalik gibi canlılardan evrimleşmiştir."Dünya: Bir Gezegenin Öyküsü" (Earth: Making Of A Planet), 360 milyon yıl önce gezegenimizde dolaşan dev yaratıkların kayıp dünyasını gözler önüne seriyor. Bugün evlerimizde yaşayan ve önemsiz gördüğümüz sinir bozucu istilacıların atası kartal büyüklüğündeki yusufçuklar, kurt büyüklüğündeki akrepler ve iki metre uzunluğundaki kırkayaklardı. Ancak tüm bu yaratıkların oksijen zengini çevreleriyle kusursuz bir uyum içinde yaşadığını düşünürken, aslında tüm yeryüzünün yok olduğunu öğreniyoruz. 250 milyon yıl önce, Dünya'nın gördüğü en büyük kitlesel yok oluş sonunda canlı yaşamının toplam %95'i tükendi. Dünya neredeyse başladığı noktaya geri döndü ve cansız bir gezegen haline geldi.Gezegenimiz, yeryüzündeki tüm canlıların yok olmasından 50 milyon yıl sonra bir kutuptan diğer kutba uzanan Pangea isimli tek bir dev kıtaya dönüştü ve yeni canlı türleri ortaya çıktı. Bu yapım, 165 milyon yıl önce Dünya'ya hükmeden dinozorlar ichthyosaurslar ile 30 cm uzunluğunda dişleri ve büyük beyaz köpekbalıklarından sekiz kat daha güçlü olan çeneleriyle antik okyanusların en muhteşem avcıları olan pliosaurlara da yeniden canlandırmalar ile hayat veriyor.Ancak gezegendeki hiçbir şey mağlup edilemez değildir. Özellikle de Dünya'ya saatte 70.000 km hızla yaklaşan 10 km çapındaki bir asteroit karşısında... Bu çarpışma tüm Dünya'yı sonsuza dek değiştirdi. Asteroit çarptığında bile arka kenarının yüksekliği hala 10.000 metreye yani ticari havayollarının uçuş yaptığı yüksekliğe ulaşıyordu. Çarpışmanın ardından erimiş kayalardan yayılan toz ve duman kümeleri gezegeni sardı ve bitkiler ile onlarla karnını doyuran hayvanların tümü öldü."Dünya: Bir Gezegenin Öyküsü" (Earth: Making Of A Planet) evrimin 47 milyon yıllık geçmişine yolculuk ederek, daha önce gösterilenlerden farklı bir memeli olan Darwinius masillae'yi izleyicilerle tanıştırıyor. Fosil bulgular, bu yaratıkların maymunlara ve sonunda insanlara evrimleşmiş olabileceğini gösteriyor. 47 milyon yıl önce atmosfer bugünkü atmosfere son derece benziyordu ve bir gün, 24 saatten biraz daha az sürüyordu. Dünya'daki tektonik levhalar hareket etmeye devam etti ve Hindistan ile Asya levhaları devlerin mücadelesi haline dönüştü. Birbirini sıkıştıran iki dev levha eğildi ve okyanus tabanı, 2500 km'lik bir hat boyunca 8000 metre yukarı doğru bükülerek Himalayalar'ı meydana getirdi.20 milyon yıl önce tüm kıta ve okyanuslar bugün bildiğimiz yerlerindeydi ve Dünya'daki tek eksik insanlardı. Artık daha sıcak olan iklim, ilk maymunların doğal yaşam alanlarını yok etti ve yiyecek aramak için ormanlardan daha uzak yerlere gitmeye ihtiyaç duyan maymunlar ayağa kalkarak, iki ayak üzerinde yürümeyi öğrendiler. Bu, insanlık tarihindeki en önemli adımdı. Ta ki, 70.000 yıl önce homo sapienler Afrika'nın dışına ilk adımlarını atıp, tüm gezegene yayılana dek...Ancak, Dünya en az 4,5 milyar yıl daha yaşayacak ve gezegenimizin her evresine yaptığımız bu yolculuk hikayenin sadece yarısını oluşturuyor. Acaba bu hikayenin sonraki bölümünde, gezegenimizi ve içinde barındırdığı tüm canlıları neler bekliyor? Hepsi ve daha fazlası sadece National Geographic Channel'da...
iyi seyirler