Masumiyet Müzesi’nden esinlenen ve Orhan Pamuk’un yeni metinlerle katıldığı film gerçekle hayal, yazarla şehir arasındaki ilişkileri biraz şiir, biraz aşk mektubu, biraz belgesel, kısaca bambaşka bir görsel tecrübe halinde irdeliyor.İstanbul’a gelen birçok ziyaretçi gibi yönetmen Grant Gee’nin de şehirle ilk tanışıklığı Orhan Pamuk’un edebiyatı üzerinden oldu. Bir süre sonra Masumiyet Müzesi’nin açılışından haberdar oldu. Müze, Pamuk’un aynı isimli kitabının 1970’lerde geçen aşk hikâyesine dair gerçek objelerin sergilendiği, kendisi de hikâyenin parçası olan bir mekân. !f izleyicilerinin W.G. Sebald hakkında yaptığı özel filmle hatırlayacağı Gee, yine belgesel ve kurmacanın sınırları arasında dolanırken baş karakterleri İstanbul şehri, Masumiyet Müzesi ve Orhan Pamuk olan bir hikâye örüyor. Romanla müze, yazarla şehir, gerçekle kurmaca arasındaki ilişkiler sorgulanırken röportaj, arşiv görüntüleri, müzik, animasyon ve seslendirme gibi farklı yollar kullanılıyor. Neredeyse tamamı gece çekilen film görmeye alışık olmadığımız bir İstanbul’da gezdiriyor bizi; gece çalışanlar, Boğaz’ın akıntısı, müzede sergilenenler arasında yolculuk ediyoruz. Filmden çok şiir gibi katmanlı olan Masumiyet Müzesi, bittikten sonra etkisi kolay kolay geçmeyenlerden..Kaynak:türkçealtyazı